ABD’de Şubat 2019’da yüz tanıma teknolojisinin yaptığı yanlış teşhis nedeniyle tutuklanan siyahi bir adam, polise ve savcıya dava açtı. Teknoloji, daha önce iki siyahi adamı da yanlış teşhis etmişti.
Yüz tanıma teknolojisi günümüzde dünya çapındaki güvenlik güçleri tarafından suçluları tanımlamak için de kullanılabiliyor. Fakat bu teknoloji her zaman doğru sonucu vermiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey eyaletinde yaşanan son olay da bunun yeni bir örneği oldu.
Takvimler Şubat 2019’u gösterdiğinde Nijeer Parks isimli siyahi bir adam, hırsızlıkla ve bir polis memuruna arabayla vurmaya çalışmakla suçlanmıştı. Kişi, polis memuru tarafından yüz tanıma teknolojisi kullanılarak teşhis edilmişti. Fakat bu teşhis tamamen yanlıştı. Zira olay sırasında Parks, olayın olduğu yerden yaklaşık 48 kilometre uzaktaydı.
Yanlış teşhis nedeniyle hapis cezası:
Nijeer Parks, yüz tanıma teknolojisinin yanlışlığı nedeniyle 10 gün hapis yattı ve kendisini savunmak için 5.000 dolar harcadı. Bu sürecin sonunda Parks’ın davası delil yetersizliği nedeniyle reddedildi. Fakat olayın ardından 33 yaşındaki Parks, geçtiğimiz günlerde polise ve savcıya sahte tutuklama, yanlış hapis ve medeni hakların ihlali nedeniyle dava açtı.
Nijeer Parks, yüz tanıma teknolojisinin olumsuz yönlerinden birini yaşayan tek kişi değildi. Kendisi, teknolojinin yanlış teşhis koyduğu üçüncü kişiydi. Hatta işin çok da ilginç bir yanı vardı: Yüz tanıma teknolojisinin yanlış teşhis ettiği üç kişi de siyahiydi. Bu da teknoloji hakkındaki tartışmaları yeniden alevlendirmişti.
Yüz tanıma teknolojisi aslında sahip olduğu hatalar nedeniyle uzun süredir eleştiriliyor. 2019 yılında ABD’de yapılan bir araştırmada 100’den fazla yüz tanıma algoritması incelenmiş ve bu algoritmaların Asyalı ve siyahi insanlarda düzgün çalışmadığı ortaya çıkmıştı. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği avukatı Nathan Freed Wessler, polisin bu teknolojiyi kullanmayı kesmesini söylemişti.
Öte yandan ABD’deki kolluk kuvvetleri, sahip olduğu kusurlara rağmen yüz tanıma teknolojisini savunmaya devam etti. Kolluk kuvvetleri, bu teknolojinin genellikle bir vakada yalnızca ipucu olarak kullanıldığını ve doğrudan tutuklamaya yol açmayacağını söylemişti. Ancak Parks’ın davasında durum bunun aksiydi.