- Advertisement -spot_img

Yapay Zeka

- Advertisement -spot_img

Yapay zeka kavramının dünyaya etkisi altına aldığını ve gelecekte insanlığın bu kavramla nasıl başa çıkabileceği ile ilgili öngörülerin neler olduğunu biliyor musunuz?

Üretilenin hızla tüketildiği, keşfedilenin çabuk benimsendiği, popülariteye paralel olarak yeniye ve farklıya olan ilgimizin en üst seviyede olduğu bir çağda yaşıyoruz. İnsanlık tarihi boyunca süregelen tüm çağlarda insanoğlunun ihtiyaçları, merak etme ve tatmin duygusu; keşif ve buluşların anahtarı olmuştur.

İlk çağlarda en önemli buluş ateşin keşfi iken, yapay zekâda günümüzün en önemli projesidir. İnsanlığın diğer tüm varlıklardan en güçlü farkı beynidir ve bu gücü etkin kullanmak çağların değişmesini sağlamıştır. Günümüzde yaşamakta olduğumuz teknoloji çağının en önemli buluşlarından biri de “Yapay Zekâ” teknolojisidir. Son yıllarda adından sıkça bahsedilmekle birlikte, bu kavram bu kadar yeni bir kavram değildir. Aksine yapay zekanın ortaya çıkışı çok eski dönemlere dayanmaktadır.

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli yapay zeka programları oluşturulmuş ve robotlar yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmelerin hemen ardından derin öğrenme ve doğal dil işleme gibi kavramlar da gündeme gelmiştir ve yapay zekayı konu alan filmler yapılmıştır. Bu özellikler robotlara kazandırılmaya başlanmıştır ve şimdiki “yapay zeka” kavramına ulaşılmıştır. Yapay zekâ ile teknolojinin aynı doğrultuda ilerlemesiyle birlikte teknolojinin olumlu ya da olumsuz her türlü özelliğini yaşadığımız bu çağda, yapay zekâ kavramını tüm yönleriyle ele alabilmemiz, ön görülü olmamızı ve daha temkinli davranmamızı sağlayacaktır.

Yapay zekanın tanımı, gelişimi, uygulamaları, yapay zekanın günümüzdeki durumu, yapay zekanın yeni medya ile ilişkisi, 2001 yılında çıkarılan “Yapay Zeka” (A.I. Artificial Intelligence) filmi konu kapsamında yapılan çözümlemeler ve filmden hareketle robotların insanlar gibi birtakım duygulara sahip olup olamayacağı üzerinde durulması gereken noktalar olarak tarihe kayıt düşülmelidir bu demde. Filmde robot bir çocuğun insan sevgisi konu alınmaktadır. Robot çocuk, insanların hissettikleri duyguları hissedebilecek şekilde tasarlanmıştır ve konu biraz distopik olsa da, böyle bir robotun tasarlanıp tasarlanamayacağı hala düşünülmektedir.

İşin özeti, yapay zeka; zeki makineler, özellikle zeki bilgisayar programları yapma mühendisliği ya da bilimidir. Düşünme, anlama, faaliyete geçirmeyi sağlayacak bilgi işleme çalışmasıdır. Bağımsız makineler (bu makineler insan olmaksızın kompleks işler yapabilir) inşa etmek için araştırma yapan bilişsel bir bilim dalından bahsediyoruz nitekim. Bu hedef makinelerin düşünmesini ve anlamasını gerektirir. Bu konuda akıl almaz ilerlemeler sağlanmışsa da hedefe bakıldığında hayal gibi gözükmektedir. Her şey; beynin vazgeçilmez tutkusu, yaratıcılığının eseri icat, keşif duygusunu nöronlara kodlamış olmasının eseridir kuralını hatırlatıyor. Yani insanoğlu var oldukça; icatlara, keşiflere, yeni arayışlara devam edecektir. Çünkü insan bu duyguyu genlerinde taşıyor.

Makinelere bu özellikleri verenler de insanlar sonuçta, yani insanlar onlara hangi özelliği kodlarsa makineler de o şekilde davranıyor. İleride onlara tamamen insan gibi düşünebilme özelliği kodlanırsa onlar da insan gibi düşünmeye başlarlar. Tüm bu tanımlar da doğal olarak insan kavramını ortaya çıkarıyor. Yani aslında yapay zekâ insanın taklit edilmesinden başka bir şey değil! İnsana özgü olan beyin ve düşünebilme kavramı yapay zekâyı ortaya çıkarmışken, insan yaratılışında kendini aklıyla ayrıştırır ve diğer canlılardan kendini üstün tutar. Ancak yine de insan bu üstünlüğünü taklit etmek istemektedir.

Bu alanda araştırma yapan bilimadamlarına göre yapay zeka, “doğal sistemlerin yapabildiği (zekice olsun veya olmasın) her bilişsel etkinliği (gerekirse bedenleri olan) yapay sistemlere, daha da yüksek başarım düzeylerinde nasıl yaptırabileceğimizi inceleyen bilim dalıdır”. Herhangi bir canlı organizmadan faydalanılmaksızın, tamamen yapay araçlar ile oluşturulan, insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyebilen makinelerin geliştirilmesi teknolojisinin genel adı olan bu kavrama idealist olarak yaklaşıldığında; tamamen insana özgü hissetme, davranışları öngörme, karar verme gibi şeyleri gerçekleştirebilen yapay zekâ ürünleri, genel olarak robot adı ile adlandırılır.

Gottfried Wilhelm Leibniz, Alman matematikçi, filozof, hukukçu ve dönemin idarecilerine danışmanlık yapmış bir münevver olarak matematik tarihi ve felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Isaac Newton’dan bağımsız olarak “Sonsuz küçük” teorisini geliştiren bu bilim adamı ilk olarak, 25 yaşındayken dört aritmetik işlemin dördünü de yapabilecek bir makine geliştirmişti. “En basit kişinin bile makine kullanarak kesinlikle yapabileceği hesaplar için mükemmel insanların saatlerce köleler gibi uğraşmasına değmez” diyordu. 1673’te makinesini Londra’daki Kraliyet Akademisi’ne sunduktan sonra ise, bu başarısı sayesinde Akademi üyeliğine kabul edildi. Daha sonra “calculus ratiocinator” adını verdiği düşünen bir makine sistemi oluşturdu. Alan Turing de Leibniz gibi bilimsel çalışmalarının dışında farklı işler de yaptı ama kendisini daha çok bilime adamış olan bu  bilim ışığı, aynı zamanda bilgisayarın temelini atan ilk isim olarak biliniyordu.

Ekim 1950’de bir felsefe dergisi olan Mind’ın (Zihin) 236. sayısında “Hesaplama makineleri ve zeka” adlı makalesi yayımlanmış olan Turing, 1955 yılında; ABD’de John McCarthy, Claude Shannon, Ray Solomonoff, Nathaniel Rochester ve Marvin Minsky birlikte hareket ederek Rockefeller Vakfı’na bir resmi başvuru yazısı sundular. “Yapay Zeka” ismi ilk kez bu metinde geçti. 1943 yılında McCulloch ve Pitts ortak çalışmalarıyla “Beynin Mantıksal Devre Modelini” yaptılar. 1952 ve 1969 yılları arasında IBM satranç oynayabilen ilk programı yazdı. 1965 yılında Joseph Weizenbaum, Eliza’yı geliştirdi, her hangi bir konu üzerindeki İngilizce diyaloglarla ilgilenen ilgi çekici bir programdı.

1980 yılında yapay zeka bir endüstri haline geldi. 1986 yılında yapay sinir ağları gündeme geldi. 1987 yılında yapay zeka bilim haline geldi. 1997 yılında Deep Blue Garry Kasparov adındaki Rus satranç ustasını yendi. 1998 yılında internetin yaygınlaşması ile yapay zeka tabanlı bir çok program geniş kitlelere ulaştı 2000 ve 2005 yılları arasında robot oyuncaklar piyasaya sürüldü. 2007 yılında Fei Fei Li ve Princeton Üniversitesi’ndeki meslektaşları, büyük bir veri tabanını ImageNet’i oluşturmaya başladılar.

2009 yılında Google sürücüsüz araç geliştirmeye başladı. 2011 yılında Watson, hızlı cevap verebilen bir konuşma makinesi yaptı ve bu makine iki dil şampiyonunu yendi. 2012 yılında Apple şirketi Siri’yi tanıttı. 2014 yılında Google yapay zeka şirketi DeepMind’ı satın aldı. Aynı yıl insanların nasıl hissettiklerini anlayabilen Amelia adlı sanal bir asistan geliştirildi. Bulut bağlantılı robotlar sayesinde, ilk robot-turist deneyimi sonrasında, bireysel robotun öğrendikleri ağdaki diğer robot birimleriyle bulut aracılığıyla paylaşılabilir. Örneğin bir turist başka bir destinasyon veya oteli ziyaret ettiğinde, bir önceki robotsal öğrenimler daha sonraki robot birimine iletilerek turist için daha gelişmiş kişiye özgü bir hizmetin sağlanabileceği tespit edilmiş oldu..

Görüldüğü üzere, yapay zekanın ortaya çıkma süreci, 2.Dünya Savaşı dönemine denk gelmektedir. 2. Dünya Savaşı sırasında çeşitli askeri silah teknolojilerinin ortaya çıkması ve bilgisayarların gelişmesi yapay zekânın ilk adımlarının atıldığını göstermiştir. Ve yıllar içinde gelişen ve üretilen projeler ve senaryolar sayesinde, robotların, dünya genelinde son derece hızlı bir şekilde yaygınlaştığı ortadadır. Hatta yavaş yavaş insanların meslek alanlarına girmeye başlayan robot örnekleri vermek de mümkündür.

Örneğin; Caliburger isimli bir burger şirketi, Miso Robotics şirketi ile yaptığı ortak çalışma sonucu, Flippy Robot adını verdikleri robotik kolları mutfak bölümüne entegre ederek yemek hazırlatan hamburger şefi robot ürettiler. Yapay zekâ olgusunun da orta çıkmasına ve gelişmesine katkı sağlayan ünlü bilim adamları incelenirse; John McCarthy: Yapay zekâ bilim alanının kurucusudur. Yapay zekâ terimini, Lips programlama dilini, bilgisayarlarda zaman paylaşımı ve e-ticaret kavramlarını geliştirmiştir. 1971’de bilgisayar alanında en prestijli ödül olan Turing Ödülü’nü almıştır.

J.McCarthy, II. Dünya Savaşı’nda askerlik yaparken matematik bilgisiyle Almanların şifrelerini çözmek istemiştir. 1956’da ALGOL adlı programlama dilini geliştiren komitede çalıştı. Ardından Lips Uluslararası Ders Kitapları ve Eğitim Materyalleri Dergisi, 2 (2), 203-215. 207 programlama dilini yazdı ve daha sonra bu dilin uygulama sorunlarını çözen yöntemi geliştirip 1960’da yayınladı. Lips programlama dili sayesinde ses tanıma teknolojisi geliştirilmiş ve Iphone 4s cihazının kişisel yardımcı uygulaması ortaya çıkmıştır. 1965’te Yapay Zekâ Laboratuvarı’nı kurmuştur. Nikola Tesla: Sırp asıllı Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanıdır. Dünya bilim tarihini kökten değiştiren deneylere ve icatlara imza atmış bir dahidir.

En önemli buluşu; elektriğin kablosuz olarak taşınabileceğini deneysel olarak Londra fuarını aydınlatarak ispatlamasıdır. Özellikle elektriğin kablosuz taşınabilmesi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. AC akım jeneratörleri ve motorları, MRI, lazer teknolojisi, robot teknolojisi, deprem makinesi de Nikola Tesla’nın teorileri kaynaklık edinilerek yaratılmış projelerdir. Nikola Tesla, ilk defa elektriğin kaynaktan çevreye yayılarak kablosuz ve çok yüksel miktarlarda iletilebileceğini söylemiştir.

Daha sonra yaptığı deneylerle de bunu göstermiştir Dünyaca ünlü fizik kuramcısı ve uzay bilimci Stephan Hawking; yapay zekâ hakkındaki açıklamalarıyla kaygı yaratmış, Johnny Depp ve Morgan Freeman’ın filmi ‘Transcendense’ vesilesiyle bir kez daha gündeme gelen yapay zeka hakkında “Yapay zeka insanlığın sonunu getirebilir” vurgusunda bulunmuştur. Hawking, İngiliz gazetesi The Independent’ta yayımlana makalesinde, “Bu teknoloji mali piyasaları zekasıyla alt edebilir, insan araştırmacılarından daha iyi icatlara imza atabilir, insan liderleri manipüle edebilir ve bizim anlayamayacağımız silahlar geliştirebilir. Yapay Zekâ’nın kısa vadedeki etkisi onu kontrol edenlere bağımlı olsa da, uzun vadedeki etki kontrol edilip edilemediğine bağlı olacak” ifadesini kullanıştır.

Japon asıllı Michio Kaku, 1947’de Kaliforniya’da dünyaya gelmiştir. Lise çağlarında iken evin garajında bir bilim fuarı için evlerinin garajında anti madde üretebilecek güçte gamma ışınları oluşturmak amacıyla bir partikül hızlandırıcısı inşa etmiştir. 1957’de Herbert Simon “şaşırtmak ya da şok etmek benim amacım değil, fakat özetleyebileceğim en basit yol, dünyada şu anda düşünen, öğrenen ve yaratan makineler var. Dahası, bu işleri yapabilecek yetenekleri, görünür bir geleceğe kadar hızla artacak ve ele alabildikleri sorunların çeşitliliği, insan zihninin uygulandığı aralık ile birlikte daha geniş olacaktır” ifadesi ile yapay zekalar ile ilgili genel düşüncesini belirtmiştir.

Türkiye’de ise, yapay zeka çalışmaları 1990’lı yıllarda ilk beş eksenli robotun yapımı ile başlamıştır. İlk sınai robot, 1994 yılında imal edilmiştir. Konya’da kurulu Akınrobotics şirketi de insansı robot üretmekte ve şirketin robotları Konya’da bazı kafelerde garsonluk hizmeti vermektedir. Aynı şirket robotların hayatın her alanında kullanılmaya başlandığına işaret ederek, ürettikleri teknolojinin Türkiye’de sivil veya askeri alanda kullanımının mümkün olabileceğini belirtmektedir.

Günümüzde Uygulamaları Bağlamında Yapay Zeka Yapay zekanın günümüzde kullanıldığı dört önemli alan vardır. Bunlar; “ses tanıma ve anlama, görüntü işleme, doğal dil işleme ve anlama, muhakemedir”. Ses tanıma ve anlama: Bilgisayarın sesi tanıması hiç de kolay bir şey değildir. Konuşulan mikrofon aracılığıyla ses dijitalleşir ve bu frekanslardan sesler, seslerden de harfler, kelimeler algılanmaya çalışılır. Ve bunun hepsi anında sıfırlar ve birler ile yapılır. Özellikle konuşulanın mantıksal olarak anlaşılması, şivelerin ayıklanması, gerçekten ne demek istendiğinin anlaşılması, son derece zor bir operasyondur ve buna rağmen bu uygulamada son yıllarda çok hızlı gelişmiştir. Sucu 208 Yapay zeka algoritmaların gelişmesi, veri miktarının artması sonucunda, algılamada çok daha yüksek başarı oranları yakalandı. Bireysel kullanımda en meşhur örnekleri Siri, Cortana, Now ve Echo’dur. Özellikle Siri uygulamasını günümüzde yaygın bir biçimde kullanmaktayız.

Siri uygulaması; Siri Apple’ın sanal asistan uygulaması olan ve IOS işletim sistemine sahip cihazlarında kullanılabilen bir sistemdir ve bizim için mesaj gönderip aramalar yapabilir, toplantılar düzenleyebilir, alarm kurabilir, anımsatıcılar ayarlayabilir. Kısacası bizim günlük hayatımızda yaptığımız tüm işleri yapabilen akıllı bir sistemdir. Görüntü işleme; insan gözüyle ışık yansıtan her şeyi görmektedir. Bebeklikten itibaren gördüğü, öğrendiği şeyleri neredeyse ömür boyu bilmeye, hatırlamaya devam etmektedir. Az ışıkla dahi, zor ve karışık görüntülerin içinde dahi, insan gözü çok detaylı görebilmekte ve insan beyni bu görüntüleri algılamaktadır.

Benzer bir şekilde kamera ile görüntüler alınmakta ve bilişim gücüyle dijital olarak algılanmaya çalışılmaktadır. Kameranın her pikseli dijital bir koda dönüştüğü ve bu piksellerin ne olduğunu anlamak için yapay zeka algoritmaları kullanıldığı görülmektedir. Doğal dil işleme; yazılı metni okuyabilme ve anlamını çıkarma bir bilgisayar için hiç kolay değildir. Yeni yapay zeka yöntemleri, özellikle derin öğrenme sayesinde, son yıllarda bu alanın çok hızlı geliştiği ve dikkat çektiği bilinmektedir. Özellikle internet devleri, Google ve Facebook en başta olmak üzere, yazılı olanı anlamak konusunda son derece ısrarlı olduğu için ve bu bağlamda Google’ın tam olarak ne aradığınızı ve size hangi web sitelerini göstermesi gerektiğini sürekli keskinleştirmek istediği, Facebook’un ise, size özel içerikleri gösterip, sizi olabildiğince uzun bir süre sitelerinde tutmak istediği tespit edilen detaylar arasındadır. Bu konuda oldukça başarılı olduğu da malumü aşikardır. Muhakeme, yapay zeka içim en zor alandır. Hangi durumda ne yapmalı? Bir araç kaçınılmaz bir şekilde kaza yapacak? Bir yanda çocuk arabasıyla giden bir kadın, diğer tarafta üç inşaat işçisi varken araç hangi tarafa yönelmeli? Buna insanın dahi zor karar verdiği düşünülürse, bilgisayarın ne yapabileceği hakkında öngörüde bulunmak mümkün müdür?

Son aylarda derin öğrenme algoritmaları ile önce Atari oyunlarını çözen, sonra Avrupa Go şampiyonunu yenen, sonra Mart 2016’da da Go dünya şampiyonunu yenen AlphaGo Google şirketinin satın aldığı DeepMind şirketinin son derece ilginç gelişmeleridir. 2016 yılında Hanson Robotics tarafından yürüme, konuşma ve gerçekçi yüz ifadeleriyle tepki verebilme kabiliyetine sahip mekanik bir profesör geliştirildi. 2017 yılında DeepMind şirketi yapay zekaya hafıza özelliğini ekledi. Günümüzde ise adını sıkça duyduğumuz bir robot icat edildi ve bu robotun ismi “Sophia” konuldu. Hanson Robotics tarafından geliştirilen Robot Sophia şaşırtıcı derecede insana benzemesiyle tüm dikkatleri üzerine çekmektedir. Sophia insanların ona dediklerini anlamakla kalmamakta, onlara yanıt verebilmekte ve tıpkı bir insan gibi sohbet edebilmektedir. İnsanların mimiklerini, hareketlerini ve konuşmalarını taklit edebilmesiyle de diğer tüm yapay zekalardan ayrılmaktadır.

Tabii teknolojik gelişmelere ayak uydurmanın sağlayacağı kolaylıkların yanında çeşitli maliyetleri de beraberinde getirmesi çok olağandır. Bunlardan belli başlı olanları edinme maliyetleri kurulum maliyetleri, bakım masrafları, yazılım güncelleme maliyetleri, robot hareketliliğini kolaylaştırmak için bina uyarlama maliyetleri, kiralama/leasing Uluslararası Ders Kitapları ve Eğitim Materyalleri Dergisi, 2 (2), 203-215. 209 masrafları, robot/kiosk/chatbotları çalıştırmak ve bakımını yapmak için uzmanları işe alma maliyetleri ya da daha da ileri nesil yapay zeka, robot ve otomasyonlariçin diğer robotları onaracak olan robotların maliyetleri söz konusudur.

Tüm bu yüklerin yanında ayrıca, yeni medya uygulamalarında yapay zeka ve toplum üzerindeki etkilerinin sosyal medya yönetiminde kullanımı oldukça yeni olmakla birlikte, fazla uzak olmayan bir gelecekte sosyal medya üzerindeki hakimiyetini ilan etmesi beklenmektedir. Gelecekte yapay zekaların, hem kendi yaptığımız sosyal medya çalışmalarını hem de rakiplerimizi kolaylıkla analiz edebildiği, geliştirilebilen yapay zekaların sürekli öğrendiği ve dolayısıyla analizler sonucunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine gün geçtikçe daha hakim olma yolunda ilerlediği heyecanla izlenen bir durumdur. Onlara kodladığımız özellikler sayesinde sosyal medyada içerik üretmemize doğrudan katkıda bulunabilecekleri gibi, sosyal medyada kişileştirme için kullanılabilirler, müşterilerimizi firmamız adına ayrıntılı bir şekilde analiz edebilirler.

Bu beklentileri dışında ise; günümüzde Facebook, Amazon, Twitter, Apple, Microsoft, Google gibi sosyal medya uygulamaları uzun zamandır yapay zekayı kullanmaktadırlar.

Peki yapay zekâ kavramının geçmişten günümüze hayatımızın pek çok alanında yarar sağlaması ve hayatımızı kolaylaştırmasının yanında, kaygı verici yanları yok mudur bu kavramın acaba? Yapay zekâ dediğimizde Hollywood filmlerinden de alıştığımız korkutucu robotlar akıllara gelmektedir bilindiği üzere. Zihinlerde bir çok soru yaratan bu durum; acaba dünyayı robotlar mı ele geçirecek?, 3.Dünya savaşı robotlar ile mi olacak? diye de insanoğlunu düşündürmektedir. Fakat bu duruma çift yönlü baktığımızda savaşlarda öldürücü unsurlar yer alması yerine insanlara yardım etmek için geliştirilen robotların da yapılabileceği, insanlara zarar veren bir robot yerine halka yardımcı olacak, onları koruyabilecek savaş durumlarında yerlerini tespit ederek kurtarabilecek onlar yemek, ilk yardım gibi ihtiyaçlarını sağlayacak robotlar da yaratılabileceği söylenebilmektedir.

Kaygı durumu güden durumlarda ise, füzelere takılan yapay zekâ araçlarının insan kontrolü dışında hedef belirleyebildiği ve insanları öldürebildiği, insan kontrolünde olsa dahi bu durumlar daha garantici olmakla birlikte ülkelerin ve insanların kendi çıkarları doğrultusunda sonlara neden olabileceği öngörülmektedir. Bu noktada kaygıları arttıran bir diğer örnekte de, Facebook tarafından geliştirilen bir program yazılımından bahsedilmektedir. Bu yazılım da iki chatbot birbiri ile karşılıklı yazışmaları sırasında sohbet dili değişerek insanların anlayamadığı bir biçimde konuşmaya başlamaktadırlar fakat bu durum yapay zekâ algoritmalarındaki amaç fonksiyonlarıyla paralel bir sorundur.

Korkuların ardından yine insan hayatına katkısı olan kavramın, tıp alanında ve ilaç dizaynının hızlanmasında kullanıldığı görülmektedir. Mikroskobik hücre dokusu görüntülerinden tümörlü hücreleri anlamak için de kullanılan teknolojinin bilahare Microsoft’un arama motoru bilgilerinden, daha önce pankreas kanseri tanısı konmadan, yapılan aramalar ile bireylerin pankreas hastası Sucu 210 olduğunu tahmin edilebildiği görülmüştür.

Sürücüsüz arabalar olarak da bilinen otonom araçların ortaya çıkışı ilk olarak DARPA’nın 2004 yılında Grand Challenge adında, Mojave çölünde insansız araç yarışı ile olmuştur. Fakat düzenlenen bu ilk yarışta parkuru bitirebilen olmamıştır. 2005 yılında tekrar düzenlenen yarışmadaki beş araç aynı parkurun tamamını başarıyla geçmeyi başarmıştır. Bu araçlardaki yeni olan şey ise makine öğrenmesi diye kullanılan “machine learning” sistemidir. Şimdilerde ise bu otonom özelliği ticari bir hal almış ve Tesla’nın ürettiği ticari araçlarda otonom özelliğinin mevcut olduğu tespit edilmiştir.

Büyük bir ivme kazanan yapay zekâ alanı, güç geçtikçe yeni verilerle gelişmektedir ve konuyla ilgili yaşanan bir başka gelişme ise SKA adı verilen dünyanın en büyük teleskopunu tasarlamaktadır. 2000’li yıllarda faaliyete geçmesi planlanan bu teleskop, merkez çekirdeğinden beş bin kilometreye yayılabilen, sürekli veri akışı sağlayan iç bin küçük antene sahiptir ve Uzayın derinliklerinden saptanacak olan radyo frekansı sinyalleri yaklaşık bir milyar kişisel bilgisayar gücündeki süper bilgisayarlarla işlenmiştir. Tasarlanan bu teleskop Yeni Zellanda ve Güney Afrika’nın çöllerinde kullanılmıştır.

Tüm bu yenilikler geleceğin habercisi olurken aslında çok da ileriye gitmeden kullanmakta olduğumuz ve gayet alıştığımız bir yapay zekâ teknolojisinin içinde bulunduğumuzu da farketmemek mümkün değildir. Kullanmakta olduğumuz laptoplardan çamaşır ve bulaşık makinalarına, uçakların oto pilotlarından insansız hava araçlarına, otomotiv fabrikalarındaki robotlardan dronlara kadar hepsi yapay zekanın birer örneğidir. Yine yapay zekâ sayesinde trafikte daha kolay yoldan daha kısa zamanda gidebiliyor, dilini bilmediğimiz insanlarla anlaşabiliyor; ilgi alanımız aynı olduğu, farklı bölgelerde yaşayan insanlarla arkadaş olabiliyoruz. Aslında yapay zekânın en kısa ve net örneği telefonlardır. Android telefonlarımızda bulunan ses tanıma özelliği ile işlemlerimizi gerçekleştirebiliyor; yüz parmak izi ve iris tanıma özelliği ile güvenliğimizi sağlayabiliyoruz. Arabalarda kullanılan ses tanıma ve otomatik park etme özelliği, bankacılık sektöründeki dolandırıcılık tespiti, akıllı ev modellerinde merkezi sıcaklık denetiminden su sıcaklığı denetimine ve elektrik ve aydınlatma özelliklerine kadar kullanılabildiği görülmektedir. 2001 yılı yapımı olan Yapay Zeka Filmi (A.I. Artificial Intelligence); belirsiz bir gelecekte, insanoğlu, dünyanın çoğunun sular altında kaldığı bir yeryüzünde yaşamaya çalışırken, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla ‘yapay zekalı’ robotlar ürettüklerini konu alan bir filmdir.

Bu özet zaman akışından sonra size bir soru sormak istiyorum. Yakın gelecekte robotlar insanların hissettikleri duygulara sahip olabilir mi? Aslında burada sorunun cevabı, her şeyin beyinde olup bittiği detayında saklı bence. Bedenimizin başka yerlerindeki gelişmeler hakkındaki bilgiler beyne sinir hücreleri yoluyla ulaştıktan sonra duyumsanabiliyorsa yani aldığımız bir kararın mantıklı olup olmadığı önce beynimiz tarafından belirlenebiliyorsa ve bazen hissettiğimiz duygular karşısında şüpheye düşebiliyorsak ve hissettiğimiz şeyin doğruluğunu sorgulayabiliyorsak, yapay zekanın yani robotların da bir zekası, onlara insanlar tarafından kodlanan mekanik bir beyinleri olduğuna göre onlar da bizim yaptığımızı yapabildiği ve tıpkı bizim gibi hissedebileceği kolaylıkla tahmin edilebilmelidir.

Peki bu durum bizim için bir tehdit yaratır mı, robotlarla bir arada yaşadığımız takdirde dünyayı ele geçirip bizi yok etmek ister mi bu robotlar? Özellikle robot Sophia’dan sonra kafamızda robotlarla ilgili birtakım sorular oluşmaya başladı. Acaba gelecekte robotlar bizden yüzlerce kat güçlü olabilir mi? Bizi yok edebilirler mi? Bu soruların oluşma nedeni belki de Sophia’nın tıpkı bir insan formunda olması ve insanların mimiklerini çok benzer şekilde taklit edebilmesinden ileri gelmektedir. İnsanlar bir robotun bunları yapabildiğini görünce doğal olarak hayrete düştüler ve kaygılanmaya başladılar.Aslında yapay zekalara bu özellikleri kodlayanların insanlar olduğunu ve insanlar onlara hangi özelliği kodlarsa o şekilde davranacakları savunulmaktadır. Robotlar hakkında Elon Musk, gelecekte yapay zekanın yapabileceklerinden kaygılanmaktadır ve bu alanda üretilen ve donatılan tüm mekanizmaların ölümsüz bir diktatöre dönüşebileceği, insanoğlunun karşılaşacağı en büyük tehdit olacağı görüşüne sahiptir.

İnsanlığın yeni bir döneme geçiş yaparken bu dönemde önemli bir yeri kaplayacak olan robotların beraberinde getireceği sorunlar için önceden önlemler alınmaya çalışılmalıdır. Özellikle; siber güvenlik ve kişisel verilerin korunması sorunu dikkate alınmalı, yapay zekayı kontrol edebilmek için, kullanıldıkları alanlara uygun olacak şekilde yeni düzenlemeler yapılmalı ve yönetim biçimleri oluşturulmalıdır. Yapay zekanın topluma yarattığı kolaylık, güvenlik, sağlık, eğitim ve standart yükseltme özelliğinin yanında doğan tüm olumsuzluklar birbirini götürmektedir. Bu çıkarımdan yola çıkarak yararları sonuna kadar kullanmamız gerek yapay zekâ teknolojisinin üzerine daha çok düşmemiz olumsuzluklarını hafifletecektir.

Sonuç olarak yapay zekanın insanlık adına ve şahıs özeline büyük faydası olacağı açıktır. Zaman geçtikçe insanın değeri düşünme, akletme, anlama, yeni fikirler üretme yoğunluklu konularda anlaşılacaktır ve yoğunlaşacaktır. Zeki makinalar yaratmak, insanlık tarihinin en büyük başarısı olabilecekken, aynı zamanda sonuncu icadı da olabilecektir.

Yeni düzene alışmanın yanında, insan neslinin robotlarla birlikte her türlü gelişmeye rağmen devam edeceğine inanan bir insanım ben. Sadece dikkat çeken nokta şudur bana göre; herşeyin bir sınırı olduğunu bilmeli ve kendi ellerimizle hayata sunduğumuz kolaylıkların ipimizi koparan buluşlar olmaması yönünde temkinli olmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Bize kattıklarının çoğalması ve fakat neslimize de zarar vermeden hükmünü sürmesi dileğiyle, daha nice yeni duraklarda kesişmek ve doğru amaca hizmet etmesi umuduyla “yapay zeka”… Kaba taslak anlatmaya çalıştığım süreç gelişimi umarım bir nebze de olsa size ışık tutmuştur bu derin mevzu hakkında.

Bol ve saf enerjiyle kalın.

Arsal ŞEN
Arsal ŞEN

Twitter

Instagram

Arsalsen.com


- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img

Haber Başlıkları

- Advertisement -spot_img

Haber Başlıkları

- Advertisement -spot_img

376 YORUMLAR